Yaylalar, esasen, büyük ve küçükbaş hayvanların, yayılım alanlarıdır. Mevsimi geldiğinde, çobanlar, bu alanlara, sürüleri getirirdi. Mevsim boyunca, sürülerle birlikte yaşayan çobanların, kalacak mekan ihityaçları olurdu doğal olarak. Genelde, derme çatma olan bu yapılar, mevsimin uzun olduğu ve hayvancılığın iyi para kazandırdığı yerlerde, farklı yapılara dönüştüler. Zamanın ihtiyaçları değiştirmesi, elektrik ile gelen değişim, bu evlerin yapısını da değiştirdi. Ancak günümüzde, hala elektrik kullanılmayan yayla kulübeleri mevcuttur. Bunlarda da jeneratör kullanılıyor.
Yayla evleri, bu şekilde kullanılırken, günümüzde gözlemlediğimiz, dinlence alanları kullanımına, şehirleşme ardından ulaşılmıştır. Şehirler, çok hızlı ve yoğun göçler aldılar. Ancak, geldikleri yerlerde, doğa ile çocukluğunu geçirmiş birçok insan, buna haklı bir özlem duydu ve o eski günleri, tatil devrelerinde de olsa, yaşamaya çalıştı.
Bu nedenle, bir şekilde, çalışıp, emek sarfedip, ömrünü şehirlerde geçirip, sermaye edinmiş, bölgenin yerlileri, köylerine geri dönüş yaptıklarında, buralara daha farklı yayla evleri inşa ettiler. Bu evler, genelde, daha lüks ve büyüktü. Ancak, çoğu bu evlerde sürekli kalmıyor, sadece tatik zamanları veya insanlar arasında "yayla zamanı" olarak bilinen, dönemlerde geliyorlardı. Yaylalar, genellikle, şehir ve köylerin yerleşim yerlerine göre, daha fazla yağış alan yerlerdir. Aynı zamanda, her yerin halk tabiriyle "sıcaktan kavrulduğu" zamanlarda serindirler. Kış aylarında fazla rağbet görmeyen bu mekanlar, yaz aylarında ise, çok yoğun yerli turistik harekete şahitlik eder. Doğa ve iklim, insanları bir mıknatıs gibi, buralara çeker.
Ülkemizin, en ünlü ve turistik yayla alanları şunlardır:
- Giresun-Akçalı köyü,
- Tarsus-Namrun,
- Ardahan-Bülbülen,
- Posof-Urama Yaylası,
- İskenderun-Soğukoluk ve Belen,
- Kemaliye-Sarıçiçek ve Munzur,
- Artvin-Kafkasör-Kutul Yaylası,
- Ordu-Çambaşı, Kaş-Gömbe,
- Mersin-Fındıklıpınar, Kadirli-Maksutoğlu, Cardak, Gürlevik
- Muğla-Karabağ,
- Giresun-Kümbet,
- Gümüşhane-Kadırga,
- Konya-Yalıhüyük-Gölcük Yaylası
Son yıllar, insanlar daha küçük yayla evleri yapmaya yönelmiştir. 80li yılların başından, 90lı yılların sonuna kadar ise, büyük evler yapma eğilimi vardı. Buralarda yapılan evlerde, insanlar, doğa ile uyumlu olma adına, ahşap yada taş kaplama evler tercih ederler.
Bu, yüksek yerlerde bulunan, akarsu yataklarının bulunduğu, düz arazilere, insanlar araçlarıyla giderler. Bazı yaylalara, her araç, her mevsimde giremez. Bu nedenle, bu yerlere arazi araçları ile gitmeyi tercih ederler. Yaylalarda, genelde, birden fazla akarsu yatağı vardır. Bu da, bol su demektir.
Celal Erakman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder